Şöyle bir düşün.
Çalıştığın yere yeni bir hatun geldi.
Değişik.
Tanıdıklarından daha uysal, bilmiyor hiç bir işi neticede.
Bir nevi sana muhtaç, iş için.
Öğrenmek istiyor.
Sen bunu fırsata dönüştürür müsün okuyucu ?
Öğretmek için yakınlık başlıyor.
İş çerçevesinde.
Kız arkadaşlar, erkek arkadaşlar derken özele girilmeye başlanıyor yavaşça.
Olay klasik bir şekilde nelerden hoşlanırsına gelmeden;
Kız "Hösttt" diye bir tepki veriyor.
Sonrasında muhabbet arasında;
"Bu dünyada sen kalsan sana bakmam, kız arkadaşını bulduysan yapış bırakma" diyor.
Beyzade inatla devam ediyor yürümeye.
İlgi kızın hoşuna gitmeye başlıyor,
Yeni ayrılık, çivi çiviyi söker düşünceleriyle sarıp sarmalanıyor.
Bir gün,
Telefon numaraları alınıyor,
Buluşmalar,
Gülüşmeler,
Ellerin birbirine değmesiyle sonuçlanıyor.
Aniden sevgili oluyorlar.
Kız hatırlamıyor; son erkek olsan cümlesini.
Gittikçe erkeğin uzak ve otoriter davranışları daha da cezbediyor onu.
İlişkinin ilk yılı içinde kavga gürültü ile devam ederken,
Kızın yaptığı fedakarlıklar açık ara fark yapıyor.
Aslında öz güveni olsa bunları yapmaz bu benim şimdiki görüşüm elbet.
(Erkek;)
Başka kızlara sarkmalar,
Gözünün önünde olup sevgilim diyememeler,
Hiç öyle arakadaşlarla buluşacağızlar,
Dediği yerden farklı,
var olanları eksik söylediği zamanlar,
(Hatun)
Sadece beş dakika görüşebilmek için fırsat yaratmalar,
ayağına kadar gidip terslenmeler,
Yalan söylediğini yakalamalar...
Bu şekilde ikinci yılı da bitirdiler.
Kavgalar non stop devam ediyor elbette.
Üçüncü seneye geldiğinde;
Evlilik mevzularından kaçmalar.
"Bir beş seneye olur herhalde"
"Neden hemen evlenelim ki"
"Borcum çok"
"Ailemle bile tanıştırdım kızım seni, daha kimse giremedi o eve"
Derken
Kızın aklı başına geldi o sıra,
Evet abartısız 3 senedir kullanmadığı beynini kullanmaya başladı.
Düşünceler belirdi etrafında,
Doğru ve yanlış kavramını belirledi,
Eksi artı durumları yani.
Muhasebedeki gibi,
Sağ tarafla sol taraf denkliği.
Tutmadı.
Yemedi.
Olmadı.
Ne dersen de.
Düşündükçe uyum denen şeyin onlarda olmadığını anladı.
Baktı;
Sıkıldığını fark etti.
Sürekli bir döngü ve çabalayan sadece kendisi.
Maddi manevi sömürülmüş.
Bildiğin batağa çekilmiş.
Ansızın;
"
Bitti artık olmuyor" dediğinde;
Erkeğe batan kazık oldu.
Artık hatundan çıkması gerekiyordu neticede.
Yandım nidasıyla, can havliyle sarıldı hatuna.
Ama artık çok geçti.
kendisi bunu pek kaldıramadı.
Hani şu erkeklik gururu mudur nedir o boktan bulaşmış gibi.
"Benden ayrılamazsın, ben ayrılırım"
Blöfünü yaptı.
Kız aldırış etmeyince,
ağlarım bak sendromunu yaşadı.
Ağladı da.
Üç senesini verdiği o puşt gözlerinin önünde ağladı.
Ama kız etkilenmedi.
Sadece üzüldü;
bunları yapıyor olman değiştirmez hiç bir şeyi dedi.
Bıçak kesiği gibi kangren olan parçayı kesti attı.
Aradan Aylar geçti.
Yakın arkadaşları kızı tacize başladılar,
Çok değişticiler geldi.
Kız yeniden denedi.
Evlilik hazırlıklarıyla başladı günler.
Bu sırada erkek akıllanmış,
Bir çok şeyde hatuna danışır hale bile gelmiş.
Günün birinde "
Nasılsa evlenince her şey benim istediğim gibi olacak "
Demesiyle hatun uyandı.
Ardına
kapanacaksın.
Demesiyle üzerine tüy dikildi.
Biraz düşününce yeniden son defa ayrılık kararı alındı.
Erkek bu sefer,
aldığım telefon parasını alayım dedi kendisi için kredi çeken hatuna.
Hatun bu muhabbet üzerine hesaplamalar yaptı elbette,
Bu kadar alacak bu kadar verecek diyerek.
Erkek reddetti bu durumu.
Daha da küçülerek, ısmarladığı çayların bile parasını sorgular duruma geldi.
Son noktayı ise;
Annen karşımda, istersen dediklerimi yap.
Demesi koydu.
Ne bu lan diyen çıkabilir aranızda.
Bu kaybolan üç sene.
Bu inandığın erkeğin adam olmadığını anlamanı sağlayan son vuruşlar.
Bu uzun zaman önce hayatıma girmiş erkek.
Şimdi adam demiyorum bak.
Bu müpte'nin asla unutmaması gereken tek varlık.
Unutursa, insan olarak severim der.
Demesin.
Böyle olmasın kimse.
Böyle şeyler yaşamasın !?!?